İster dış hat olsun, ister iç hat, biz menajerlerin hayatının çoğu Cip Lounge da geçer. Sanırım haftada min 2 ya da 3 kez uçuyorum.
Bazen sabah bir yere uçup, ertesi sabah oradan dönüp hiç eve gitmeden 2 saat sonra başka bir yere uçuyorum.
Hiç unutmam bir oyuncu kadın arkadaşım ile Güney Kore’ye reklam çekimine gitmiştim. Oradan döndüğüm gün uçaktan inip 1 saat sonra Adana’ya bir iş için uçmuş, ertesi gün başka bir iş için Antalya’ya uçmuş ve yine ertesi gün başka bir iş için Kıbrıs’a. Beni tanıyanlar pilottan çok uçuyorsun derler.
Tabi hem business uçmamız, hem de zaman içinde edindiğimiz havayolları kartları sayesinde uçuş öncesi hep cip loungelarda bekliyoruz. Bizim için tam bir network alanı Cip 🙂 Gerçi ben yeni havalimanının lounge’ına bir türlü ısınamadım. Hastane gibi; büyük ve bembeyaz. Oysa Atatürk Havalimanı’nın sıcak bir havası vardı.
Bizim camiadaki herkes birbirini orada görürdü. Sanatçısı, sunucusu, ünlüsü, sporcusu kimi ararsan orada. Çok eğlenceliydi. Hani eskiden Beyoğlu’nda Yeşilçam Sokağı vardı ya, tüm oyuncular orada takılırdı. Bizim cip de o hesap 🙂
Hatta bazen aramızda “ya arkadaş şu cip den birkaç m2 yer satın alsak” diye espriler yapardık.
Nerede o eski Cip Lounge’lar!